Yeni Bir Hukuk Zaferi Daha: Yüksek Mahkeme, Self Sponsorluk Başvurusuna Ret Kararı Veren Bakanlığı Haksız Buldu
İngiltere’de hükümetin neredeyse tüm göçmenlik kategorilerinde yasal göçmenlere kapıları kapatması ardından, son yıllarda self sponsorluk başvuruları, İngiltere’de kendi işini kurmak isteyenler için önemli bir alternatif haline geldi. Ancak ne yazık ki, son bir yılda bu tür başvurulara verilen ret oranı %95 civarına ulaşmış durumda.
Başvuru sahipleri çoğu zaman oldukça güçlü dosyalar sunmalarına rağmen, İçişleri Bakanlığı (Home Office) red kararı vermek için kolayca gerekçe üretebiliyor. Bakanlık kimi zaman zayıf varsayımlara, kimi zamansa mantıken açıklanması güç dayanaklara başvurabiliyor.
Bu tür haksızlıklara karşı yargı yolu açık olsa da, birçok başvuru sahibi sürecin zorluğundan çekinerek hayallerinden vazgeçiyor.
Mahkemeden Kritik İzin Kararı
Geçtiğimiz Ekim ayında, self sponsorluk başvurusu yapmış bir müvekkilim adına yargı yoluna başvurmayı uygun buldum. Açtığım davada, Yüksek Mahkeme yargıcı daha ilk incelemede Bakanlığı haksız bularak, davanın esastan görüşülmesine karar verdi. Bu, self sponsorluk dosyalarında nadir görülen bir durumdur ve benzer başvurular için çok önemli bir emsal teşkil etmektedir.
Mahkemenin değerlendirmeleri özetle şu şekilde oldu:
- Başvuru sahibinin kuracağı pozisyonun “gerçek ve gerekli” bir iş olmadığı gerekçesi, mülakatta kendisine açıkça bildirilmemişti. Bu nedenle savunma hakkı ihlal edilmişti. Mahkeme bunu usuli adaletsizlik olarak değerlendirdi.
- Bakanlık, pozisyonun sadece göç amacıyla oluşturulduğunu varsaymış, fakat bu iddiayı destekleyecek hiçbir iş analizi yapmamıştı. Mahkeme bu yaklaşımı tek taraflı ve önyargılı buldu.
Self Sponsorluk Başvuruları İçin Dönüm Noktası
Ben ve ekibimin yaklaşık bir ay süren yoğun çalışmasıyla hazırladığımız dava dosyasına verilen bu karar, yalnızca müvekkilimiz için değil, Self Sponsorluk yoluyla İngiltere’de çalışmak isteyen herkes için büyük bir umut ışığı oldu.
Zira birçok başvuru, gerçek ticari niyetlere ve sağlam belgelere dayansa da, İçişleri Bakanlığı’nın sektör dinamiklerini yeterince dikkate almayan değerlendirmeleriyle reddedilebiliyor.
Özellikle sanat, teknoloji ve danışmanlık gibi alanlarda faaliyet gösterecek start-up’ların, henüz gelir üretmemesi ya da yazılı müşteri sözleşmelerine sahip olmaması tamamen doğaldır. Biz bu gerçekliği hukuki delillerle ortaya koyduk. Yargıcın da bu yaklaşımı kabul etmiş olması bizler için büyük bir memnuniyet ve motivasyon kaynağı oldu.
Süreç Nasıl Devam Edecek?
Bundan sonraki aşamada, İçişleri Bakanlığı detaylı savunmasını mahkemeye sunmak zorunda. Ancak hem biz hem de muhtemelen Bakanlık biliyor ki; daha ilk aşamada esastan görüşülmesine izin verilen bir dosyada, davayı kazanmak Bakanlık için oldukça zor.
Bu nedenle, Bakanlığın büyük olasılıkla red kararını geri çekerek, davayı sonlandırma yoluna gitmesi beklenebilir. Bu, müvekkilimizin daha fazla mağdur edilmeden çözüme ulaşması ve tazminat hakkını hızlı şekilde elde etmesi açısından en doğru yol olacaktır.
Bu blog sayfamda süreçle ilgili gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
0 yorum