Geçtiğimiz hafta blogumda paylaşmıştım: Self sponsorluk başvurusu reddedilen bir müvekkilim adına açtığım davada Yüksek Mahkeme, dosyanın esastan incelenmesine izin vermişti. Bu karar, yalnızca davanın hukuki açıdan ciddiyetini değil, aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’nın kararında ciddi usuli ve maddi sorunlar bulunduğunu da ortaya koyuyordu.
Bu hafta ise, davanın seyrinde çok önemli bir gelişme yaşandı: İçişleri Bakanlığı, mahkeme sürecinin devam etmesi halinde alacağı olası bir yenilgi riskini göz önünde bulundurarak, red kararını geri çekmeyi ve yasal masrafları karşılamayı kabul etti.
Consent Order ile Karar Geri Çekildi
İçişleri Bakanlığı ile yapılan anlaşma çerçevesinde, mahkemeye sunulan “Consent Order” (uzlaşmalı mahkeme kararı) sayesinde red kararı hukuken geçersiz hale geldi. Aynı zamanda Bakanlık, davaya ilişkin tüm yasal masrafların da tarafımızca talep edildiği şekilde karşılanmasını kabul etti.
Ben ve ekibimin büyük bir özveriyle hazırladığı bu dava, yalnızca müvekkilimiz için değil, aynı zamanda self sponsorluk başvurularında sıklıkla karşılaşılan keyfi ve özensiz ret kararlarına karşı da somut bir kazanım anlamına geliyor.
Neden Bu Geri Adım Çok Önemli?
Bu gelişmenin önemi, birkaç kritik noktada toplanıyor:
- Yüksek Mahkeme’nin esastan inceleme izni vermesi, Bakanlığın kararında ciddi kusurlar bulunduğuna dair güçlü bir işaretti.
- Bu aşamaya gelen bir dosyada, Bakanlığın mahkeme karşısında pozisyonunu sürdürememesi, ret gerekçelerinin ne denli kırılgan olduğunu gözler önüne serdi.
- Özellikle “pozisyonun gerçek olmadığı” gibi soyut varsayımlarla yapılan retlerin, objektif bir hukuk denetimi karşısında geçerliliğini yitirebileceği bir kez daha ortaya konmuş oldu.
Bundan Sonra Ne Olacak?
Red kararının geri çekilmesiyle birlikte, müvekkilimizin başvurusu yeniden değerlendirilecek. Ancak bu kez, hem hukuki süreç hem de kamuoyuna açık hale gelen bu gelişmeler, değerlendirme sürecinin çok daha adil ve dikkatli bir zeminde yürütülmesini zorunlu kılıyor. Ayrıca, yasal masrafların da karşılanacak olması, müvekkilimizin uğradığı mağduriyetin bir ölçüde telafi edilmesini sağlayacak.
Benim açtığım ve yönettiğim bu dava, yalnızca bir dosya değil; aynı zamanda self sponsorluk gibi yenilikçi bir göçmenlik yolunun hak ettiği ciddiyetle ele alınması için verilen bir mücadeleydi. Bakanlığın geri adımı, bu mücadelenin ne kadar yerinde ve etkili olduğunu da kanıtlamış oldu.