Bakanlık kaybedeceğini bildiği halde neden dava açmakta ısrar ediyor?
Olumsuz herşeyde göçmenlerin sorumlu tutulduğu bir ülkede yetkililer, göçmenlere karşı bir şeyler yaptıklarını halka gösterebilmek için, kaybedeceklerini bile bile, göçmenler aleyhine hukuksuz da olsa kararlar alıyorlar ve bu kararları mahkemelere taşımakta tereddüt etmiyorlar. Mahkemeden geri dönen kanunlar ve yönetmeliklerde, yargıyı suçlamaktan da geri durmuyorlar. “Göçmenlere engel olmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz, ancak yargı bize engel oluyor” diyerek, kamuoyunda hem yargı hem de göçmenler aleyhine algı yaratıyorlar.
Aynı yetkililer, beceriksizliklerini her zaman göçmenlere mal etmekteler. Örneğin, puanlama tabanlı vizeyle tüm İngiltere vize sistemini alt üst ettiler. Karmaşadan yararlanan Afrikada, uzak doğuda ne kadar haydut varsa hepsine kapıları açtılar. Londra sokaklarında hırsızlık, yankesicilik arttığında da, suçu yine masum göçmenlere attılar.
Sadece bakanlık koltuğunda oturan politikacılar ve parlak zekaları ile onlara harika fikirler sunan danışmanlar değil, gözü para hırsıyla dönmüş bazı bakanlık avukatları da, gittikçe kötüye giden vize sisteminde üzerlerine düşen rolü fazlasıyla yerine getiriyorlar.
Ne de olsa, bakanlığın milyar sterlinlik bütçelerini bu tür davalarda heba edip, sonra da suçu, masum göçmenlere atmakta çok başarılılar. Her yıl, gereksiz davalara harcanan paranın haddi hesabı yok. Kaybedeceğini bile bile, İngiltere İçişleri Bakanlığı saçma red gerekçelerinde ısrar ederken, gözü bir türlü doymayan bazı Bakanlık Avukatları da, mahkemelerin iptal ettikleri kararları üst mahkemeye taşımakta ısrar ediyor ve açtıkları davalarla, bakanlıktan milyonlarca sterlin kazanç elde ediyorlar. Davalar ne kadar uzarsa, o kadar çok kazanıyorlar. Sonuçta kaybeden her zaman, İngiliz vergi mükellefleri oluyor. Çünkü onların vergileri ile bu davalara bakan avukatların ücretleri ödeniyor. Hem de abartılı şişirilmiş ücretler.